16 Haziran 2010 Çarşamba

Ateşin Gölgesinde..



---------
Düşün bir..
Kendini koy atesin ortasina ve de yan yan yan...
---------


Yakamayan bir ateşin varlığı güzel aslinda. Hem atese elini uzatmanin verdigi heyecanli keyfi hissederdi insan, hem de "atese dokunuyorum" demenin özgüvenini yasardi.


Ama böyle sudan ateslerin keyfiyetinde yanan mumlar olmuyor elbetteki. Dünyada yaşıyorsa insan, bu dünyanin kurallarına uymaktan başka çaresi de kalmıyor. Bütün adaletsiz seçimlere, bütün karşı konulmaza gerçeklere karşı kafasını dik tutabilmeli insan. Hele yanında da varsa ateşlerin yarasını saracak su'yu; bu yolda önünü bile açar.

Gülümsemenin suyundayım ben. Yüzündeki kıvrımlara yerleşen nehirde. Bu ateş için öyle hain ki.. Güneşi  bile parçalayacak kadar güçlü gözyaşları. Sanki zaman geçmeden karanlık bir nehri besleyecek gibi. Güçlü..

Sen karanlık nehirlerini beslerken ben kurtarabileceğim kadar yakında olacağım, dayanamadığım için uzakta olmaya. İsminden sonrasına koyduğum virgüllerdir benim yollarımın işaretleri. Sen yeter ki alevin ruhunda doğmasına izin ver... ve unutma, şafak her zaman yerine geçer karanlığın..

3 Haziran 2010 Perşembe

Son iyilik





Hep bir seyi eksik yaptığını düşünüyorsun,
Hep keşke böyle yapmasaydım diyorsun,
Hep keşke biraz daha "çok" olsaydı diyorsun,
Hep "daha alacaklarım vardı" diyorsun,
.
.
.
.
Hep "daha görecekleri vardı" diyorsun.......


Aklındakiler bitmiyor.
.....kuruyorsun, kuruyorsun, kuruyorsun...
çaresizliğin büyüklüğü tarif edilemeyecek boyutlarda iken,
sen doğrular çıkartmaya çalışıyorsun.
Çabaların ellerinden kayıp gidiyor..
Kayıp giden, hayatının belki en büyük çabasını arkasında bıraktığını belki hiç bilmiyor..
Toprakla gelen, toprağın anaç bereketine dönüyor.
Hayat yine seçimlerindeki kusursuz adaletsizliğini sergiliyor..

Ve sen bu toprağın doğurduklarını, hiç olmadığı kadar çok seviyorsun artık...

.....sanki canından doğan bir parça gibi.



ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır..
nietzsche