12 Nisan 2012 Perşembe

Ne Zaman Öleceksin?






Hepsinin disinda insanin kendisine sormaktan korktugu sorulardan biri sanki.
Karamsar tonda bir "Ne Zaman Oleceksin?"

Bu ayni zamanda kotu anlarin sonunda gelen bir kendiyle monolog cabasi.



Insanlarin monologlara yonelip diger insanlarla konusamamasinin temel nedeni olabilir belki ozguven eksikligi.
Kelimelerine guvenmeyen, aklinin icinde olup bitene anlam veremeyen insan.
Ust duzey ego da buna neden olabilirdi ama o zaman da insanin karamsarliga kapilmayacagi kadar yalan bir yasam olurdu elindeki.

Her seyi bir sonuca dayandiran insanin da kendine sorusudur "Ne Zaman Oleceksin?".

Olmek baslangic degildir ölen icin. Olmek son da degildir ölen icin. Geri dönüp uzerinde dusunebilecegi bir sey de degildir.

Insan ölür. Bir anda. Oncesini, sonrasini ve nedenlerini tartisamadan...

.....yasarken de bazen.


Bana yasarken oldugunu dusunen bir insan gosterin, ben de size elindekilerin farkinda olmayan bir insan gostereyim. Olumlerden sonra kaybettiklerini kendi öznesinde degerlendirmekten yoksun insan. Onceden islenmemis duygulardan biri olan "sonsuza yok olma" yi kolay da saniyor hatta.
Yasama tutunmak; yasam tanimlanmis her seyin ilk kodu yasama tutunmakken, insan dusunebildigi icin bu kodlarina karsi durmaktadir bazen.

Insanlik; insanla insanin iletisimiyle ilerliyor. Insanin kendisine sordugu "Ne Zaman Oleceksin?" sorusunun ustesinden gelebilmesi icin, icine bakip disaridaki hayatlarla iliskilenmesi gerekiyor.
Insan, insanla buyuyor. Cevresinde olusturdugu dunyasinda konusabildigi kadar anliyor ve gelisiyor.
Dag gibi yasamak varken karsinda, ölüm sadece bir kucuk ayrinti kalmali.

Konuş..

...korkma




"Barakaya  bagli bir kopek ona gercekten bagli midir?
Arthur SCHOPENHAUER"