26 Ağustos 2013 Pazartesi

Bağırmamayı Öğreten Mektep




Hintli bir ermiş öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. 

Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız? ” diye tekrar sormuş. 


Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış..



.."İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.” 



“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır."


"Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”



Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş:



“ Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz..

16 Ağustos 2013 Cuma

Düzen







Bilinmeyenlerini ogrendikce ne kadar da buyuk oldugunu gordum, ogrenecegim seylerin.
Sevmenin henüz oncesinde, neye karar verdigimin farkina varmamak adina mermer beyazligina cevirmistim yuzumu.

Arkamda biraktiklarim ve bildiklerimin yansimalari bir yerlerden bana bakiyor sadece.

ve ben,
yaslarımın hepsini tuttum.
Bir mum, bir lamba.
Her sey bitti...
..ve yeniden dogdu. 
Bos beyaz bir sayfa ustune, tum gercekler satir satir yaziliyor.

Simdi güneşe dönme vakti..
  


"Bir gerçek gördüğünde, onu doğrudan görüyorsan, hemen zihnin olmadan ve hafızan işe karışmadan görüyorsan, ancak o zaman bir gerçektir. Aksi taktirde bir yorum olur.
ve bütün yorumlar sahtedir, çünkü bütün yorumlar geçmişteki deneyimlerin tarafından yüklenmiştir. Sadece geçmişteki deneyimlerine uygun olan şeyleri görürsün....  Geçmişteki deneyimlerine uygun olmayan şeyleri görmezsin ve hepsi sadece geçmişteki deneyimlerin değildir. Hayat geçmişteki deneyimlerinden çok daha büyüktür. Zihin ne kadar büyük olursa olsun, varoluşun tamamına baktığında onun sadece çelimsiz bir parçasıdır-küçük bir parçası.

Bilinen çok azdır; bilinmeyen çok engin ve sonsuzdur.  Bilinmeyeni bilinen aracılığıyla öğrenmeye çalışırsan asıl meseleyi kaçırırsın. saflığı bozan budur. Bilinmeyeni içindeki bilinmeyenle öğrenmeye çalışırsan, o zaman açığa vurma hali vardır."
osho